Türk göçmenlerin oğlu olan Erkan Aki, İsviçre’de doğdu ve Lucerne kantonunda büyüdü. Zürih Müzik Üniversitesi’nde ve İstanbul’da klasik şan eğitimi aldı ve diğerlerinin yanı sıra Célin Dion’un ESC ödüllü şarkısı “Ne Partez Pas Sans Moi ”yi yazan besteci ve yapımcı Attila Sereftug tarafından keşfedildi ve desteklendi.

İlk albümü “Here’s To The Heroes” – Sony Music/Columbia – Nigel Wright (Madonna, Barbara Streisand, José Carreras, diğerleri arasında) tarafından üretildi ve Erkan Aki’yi neredeyse bir gecede o zamanlar tamamen yeni olan pop-klasik türünün çok aranan bir yıldızı haline getirdi. “Here’s To The Heroes” Alman listelerinde fırtınalar estirdi ve İsviçreli tenor canlı konserlerinde hızla büyüyen ulusal ve uluslararası bir hayran kitlesini heyecanlandırdı.

O andan itibaren programı kapalı gişe konserler ve turnelerle şekillendi. Milenyumun başında Berlin’deki Brandenburg Kapısı’nda milyonlarca insanın önünde canlı şarkı söyledi, Montserrat Caballé ile birlikte Arena Xanten’de benzeri görülmemiş bir konser gecesi düzenledi ve Pekin’in Yasak Şehri’ndeki Huzur ve Uzun Ömür Meydanı’nda konser veren dünyadaki ilk sanatçı oldu.

Solo sanatçı olarak elde ettiği büyük başarıların yanı sıra, ulusal ve uluslararası müzik dünyasının büyük isimleriyle yaptığı düetler ve işbirlikleri de düzenli olarak heyecan yarattı. Patricia Kaas ve Xavier Naidoo da dahil olmak üzere çok sayıda düet kaydetti ve dünya yıldızı Sarah Brightman ile uzun yıllar turneye çıktı. Erkan Aki, Kuzey ve Orta Amerika, Asya, Avrupa ve Orta Doğu’daki en büyük konser salonlarının sahnelerinde onunla birlikte performans sergileyerek izleyicileri heyecanlandırdı.

Erkan Aki, Almanca konuşulan ülkelerdeki çeşitli radyo istasyonlarının müzik ve sohbet formatlarında da hoş karşılanan bir konuk olmuştur ve olmaktadır.

Dokuz albüm yayınladıktan ve Sarah Brightman ile birlikte çıktığı son dünya turnesinin ardından, 2016 yılında kendini tamamen ailesine ve büyük tutkusu olan seyahat etmeye adamak için bir süre ara verdi.

Etnik ve kültürel köklerini yoğun bir şekilde araştırdı ve Orta Doğu’nun geleneksel seslerini tamamen yeni bir bakış açısıyla tanıdı. Batı ve Arap dünyası arasındaki gerilimi sadece coğrafi olarak değil, kültürel olarak da sembolize eden İstanbul şehri her an hissedilebilir. Sakin Zürih’ten Boğaz’ın bu canlı metropolüne sık sık gelmesine şaşmamalı.

Erkan Aki’nin muhteşem tenor sesini oryantal müzik, elektronik ritimler ve pop ve rock’tan zengin seslerle birleştiren tamamen yeni bir müzik için arzu, fikir ve demolar da burada doğdu. Şu anda Almanca konuşulan dünyadaki en heyecan verici müzik projelerinden biri olan mutlak bir yenilik.

Erkan Aki, hayranları ve eleştirmenler tarafından neden kendi türünün önde gelen sesleri arasında sayılmaya devam ettiğini kanıtlamak için canlı sahneye de geri dönüyor. Şu anda çok ödüllü piyanist Ulugbek Palvanov ve “Scenes” programı ile birlikte turnede olan sanatçı, gelecekte daha geniş kadrolarda da görülebilecek.